GİMDES Gönüllü Hareketi Üzümü yemeden bağını soran bir nesil
Related Articles
Genç Gönüllü;
Eğer sen, ebedî hakikatlere gönül vermişsen, artık şüpheli bir hayattan Besmeleli bir hayata geçiş yapmak istiyorsan şüpheli yiyeceklerin albenisine kanıp da midesinin esiri olmuş insanların seni anlamasını bekleyemezsin.
Herkes ağız birliği etmişcesine “o zaman hiçbir şey yemeyelim, açlıktan ölelim” diyenlere tıka kulağını. Aldırma gitsin! Şartlar ne olursa olsun inandığın yolda, inanç ve düşüncelerini yaşaya yaşaya yürü! Yediğin içtiğin Cennetine yol olsun. Sen bir anlık lezzet için ebedi sofralardan vazgeçecek değilsin. Mideni harap ederek Cennet nimetlerinden mahrum kalmaktansa iştahını Cennete sakla, herşeyin sonsuz bir zevkle yeneceği diyara koş. Yediklerinin sana dert olacağı diyarı terket. Terket ve kurtul! Kainatın En Değerli Varlığı’nın (sav) “dünya onların, ahiret bizim olsun istemez misin ey Ömer” seslenişinin bir muhatabı da sen ol.
Bırak anlamasınlar ucuzu değil helali tercih ederek ahiretine ebedi akçeler biriktirmeni. Varsın anlamasınlar aklı cebinde gezenler, anlamasınlar midelerinin esiri olanlar, anlamasınlar ahiretini tehdit ediyor endişesiyle vazgeçtiğin şüpheli lokmaları. Hiçbir dünyalık menfaat peşinde olmadan ücretini sadece Yüce Allah’tan bekleyerek bir işe gönül vermeni anlayamazlar onlar. Tek dünyalık yaşayanlar iki dünyalık yaşayanları anlayamazlar, anlayamayacaklar da.
Anlamayan anlamasın, fark etmeyen etmesin. Nasılsa Allah niyetleri bilir. Zaten önemli olan da O’nun bilmesidir.
Düşün ki, hiç ümmeti olmayan peygamberler gelip geçmiş; ama peygamberlik şerefinden ve sevabından hiçbir şey kaybetmemişler… Demek ki, önemli olan başarmak değil, sadece elinden geleni yapmaktır. Elinden geleni yapmışsan yerinme, anlaşılmadığın için de fazla üzülme. Kendini asla tembelliğe verme. Heyecanını diri tut. Unutma sen çalıştıkça ferahlayacak ümmet. Şikayet etmeye ne hakkın var, ne de vaktin.. Halimiz bu kadar sıkıntıdayken sakın rahatlığa alışma. Cihat düzeyindeki davanı hatırla, “ey insanlar, yeryüzünde bulunan şeylerin helal ve tayyib olanlarından yiyin” diyen kitabını hatırla “helalinden ye ki duan kabul olsun” diyen önderini hatırla. Hicbir boş lafa takılmadan çalış, çırpın, koştur, ortaya hizmet koy. İnandığın davaya koşarak git, koşamazsan yürü, yürüyemezsen sürün. Gevşeme, üzülme, eğer inanıyorsan üstünsün. Hadi şimdi ümmeti kurtaracak “helal” davanı herkese oku, yaşa, yaşattır ama boş durma. Sen ki Allah’ın “Helalen tayyiben” emrine uymayı seçiyorsan, korkacak hiçbir şey yok demektir. Âkif gibi, “Cehennem olsa gelen bağrımızda söndürürüz/ Bu yol ki, Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz” de, gerekirse tek başına inancın ve yüreğin istikametinde yürü!
“Yürü hâlâ ne diye kendinle oynaştasın,
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!”
