İmam Şa’rânî (kuddise sırruhû) şöyle anlatıyor:
Gençliğimde bir Allah dostunu ziyarete gittim. Bir yaz günüydü. Huzuruna girdim ve selam verdim. O Allah dostu selâmımı aldı. Sonra yüzüme bakıp,
“Adın nedir?” diye sordu. Ben,
“Abdülvehhâb efendim” dedim. Bana,
“Abdülvvehhâb mı? Ben de yıllardır seni görmek istiyordum. İyi ki geldin” dedi yerinden kalktı, beni kucakladı. Sonra da elimi tutup sıktı, öyle bir sıktı ki sanki mengeneye sıkışmıştı. Kendisine,
“Bu güç ve kuvveti neye borçlusunuz? Halbuki yaşlısınız” diye sordum. Bana,
“Bak evlat! Bu kuvvet, tâ gençliğimden beri aynıdır. Bunu helâl yemeye borçluyum” dedi. Bunun üzerine,
“Efendim! Yaşınız kaç?” diye sordum. Şöyle cevap verdi:
“143 yaşındayım. Ama haramdan tek bir lokma kursağıma girmedi.” Kendisinden nasihat istedim. Şöyle buyurdu:
“Âh oğlum! Bu zamanda insanlar kötü olmuş. Helâl-haram demeden ne bulsa yiyorlar. İnsanlar arasından sevgi kalmamış. Haramlar, adet olmuş.”
Okumuş olduğumuz üzere Allah dostunun bu durumunun yanısıra bir hadisi kütsiyi de ilave etmemiz yerinde olacaktır.
Hz. Ebu Hureyre r.a. anlatıyor: “Resûlullah sav buyurdular ki: “Öyle devir gelecek ki, insanoğlu, aldığı şeyin helalden mi, haramdan mı olduğuna hiç aldırmayacak.Böylelerinin hiçbir duası kabul edilmez.” (Buhari, Büyü’ 7, 23; Nesai, Büyü’ 2, (7, 243))